Bağ-ı dehr içinde Resmî Şeyh Seyyid Mustafa
Meyvedar bir nahl-ı kudret idi kim vasfa sezâ
Gerçi kim Âhî denirdi Hû’ya erdikte özü
İlm-i tahkîka pervâz etti bîçûn ü çerâ
Gülistân-ı Kādirî’de bir gül-i rânâ idi
Bû-yı ıtrâmizi kıldı nice cânı pürsafâ
Bulmuş idi lübb-i tevhîdi vücûdunda hemîn
Lübbünün sırriyle etmişdi özün âlemnümâ
Zâtı ile Zât’e ermiş zikri fikri Hû olup
Hû idi bey‘ u şirâsı Hû idi ahz ü atâ
Dest be dest olan yedullah sırrın eylerdi şühûd
Kurtulub firkat gamından vasla olurdu rehâ
Tâlib-i esmâya andan feth olurdu doğru reh
Herkese kadrince olmakda idi müşkilgüşâ
Çün tarîk-i Kādirîde say idüb buldu kemâl
Eyledi bir kaç makām ihyâ ki zikrullah ola
Hem yetişdirdi nice şâḥ sırrını ibkā içün
Oldu tecdîd-i libâs-i hakkla engüşt-nümâ
Her biri îlân-ı ezkâriyle gülbankın edip
Etmede bir gûşede mânend-i bülbül ah ü vâ
Her ne yüzden kim zuhûr etse celâl ve ger cemâl
Hüsn-i tâbir ile eylerdi tesellî dâimâ
Çûn ki men mâte garîben remzine âgâh olup
Oldu kad mâte şehîden sırrı ile âşinâ
Gerçi menfiyyen bilir âlem ânı mânâda lâkin
Hâle-i Ahmed anı etmişdi dâvet mâvesiyyâ
Dâvete etti icâbet cânına minnet bilip
Kıldı bîpervâ azîmet etmedi havf ü recâ
Erbaîn çün tamâm oldu çıkıp ol lâneden
Kıldı pervâz âlem-i lâhûta ol âlî hümâ
Âh elden aldırıp ol dürrü biz kaldık yetim
Bulunur mu böyle bir âlî sadef göster bana
Çün hitâb-ı irciî erdi simâ‘-i sırrına
Rûh-ı pâki eyledi kandil-i Arş’ı rûşenâ
Bendesi Şemsî’ye ilhâm oldu bu târîh-i tâm
Ruh-ı akdes dedi “Yâ Hû”, eyledi azm-i Hüdâ
1206
Hakk’ı erden, eri Mü’min’den iste
Budur sözüm sana şikeste beste
Bu sayfa son olarak 20.05.2012 târihinde değiştirilmiştir.