Kabakulak Âsitânesi

Giriş

Mustafa Resmî Âhî Hazretleri’nin sağlığında kurduğunu tekkelerden biri, 1204/1789-90 yılında Karagümrük’te Keçeci Karabaş Mahallesi’nde kurulmuş olan Kabakulak Tekkesi’dir. Âsitâne, eski adı ‘Akseki Câmii’ olan Muhtesib İskender Câmii’nin karşısında, Kabakulak sokağı ile Mızraklı sokağının kesiştiği köşede idi. ‘Mestçizâde Tekkesi’, ‘Alîme Hâtun Tekkesi’, ‘Resmî Şeyh Süleyman Tekkesi’ olarak da bilinen bu tekke, Kādirîliğin Resmiyye kolunun âsitânesidir. Burada Çarşamba günleri meydan açılırmış.

Âsitânenin bâniyesi Alîme Hâtun, kadılardan Mestçizâde Osman Efendi’nin kızı, Mustafa Resmî Hazretleri’nin eşi, Allah’ın velî kullarından biridir. Babası Osman Efendi zengince imiş, âsitânenin bulunduğu yerde konağı varmış. Hakka yürüdüğü zaman konak yıkılmış ve arsası kızı Alîme Hâtun’a kalmış, o da arsanın üzerine tekke olarak kullanılacak yeni bir binâ yaptırmış ve Mustafa Âhî Hazretleri oraya şeyh olmuştur. Allah hepsinden râzı ola.

7 Zilkāde 1227/12 Kasım 1812 gününde Hakk’a yürümüş olan Alîme Hatun’un şâhidesinde şöyle yazılıdır:

Bu hânkâh-ı Kādiriyye’nin bâniye
ve vâkifesi ve seccâdenişîn-i
evvel Kutbü’l-Ârifîn
Gavsü’l-Vâsılîn eş-Şeyh Seyyid Mustafâ
Âhî el-Kādirî kuddise sırruhu’l-aliyy
Hazretleri’nin zevcesi sâhibetü’l-hayrât
Alîme Hâtun binti Mestçizâde
Osman Efendi rahmetullahi aleyhim
bihürmeti’l-Fâtiha
sene 1227 fî 7 Zilkāde

Alime Hatun’un kızı Ayşe Hâtun da Kabakulak Hazîresi’nde yatmaktadır.

Hazîre hâriç, âsitâneden bugün eser kalmamıştır. Eski hâlinin Encümen Arşivi’ndeki fotoğraflarına aşağıdaki resimciklerden erişebilirsiniz. İsterseniz tevhidhânedeki levhaları da seyredebilirsiniz.

âsitâne binası tevhidhane türbe

Kabakulak postnişînleri

Kabakulak Âsitânesi’nde sırasıyla Mustafa Resmî Âhî (r. h. a), Aliyyü’l-Kadri (k. s.), Süleyman Sâfî (k. s.), İsmâil Mâşûkî (k. s.), Ahmed Fâiz Hulûsî (k. s.), Mustafa Sabri (k. s.), İsmâil Hakkı (k. s.) Hazretleri seccâdenişînlik yapmışlar, insanları irşâd etmişlerdir. Şimdi bu muhterem kişiler hakkında mâlûmât vermeye çalışalım.

Aliyyü’l-Kadri Hazretleri

Mustafa Âhî, Kıbrıs’a gittiği zaman, kendisine halîfelerinden Aliyyü’l-Kadri Efendi vekâlet etmiştir. Mustafa Âhî Hazretleri Magosa’da bekā âlemine göçünce, yerine Aliyyü’l-Kadri Efendi asâleten atanmış, daha sonra âsitâne’nin postnişînliği Süleyman Sâfî Hazretleri’ne verilmiştir. Aliyyü’l-Kadri Efendi Hazretleri 5 Receb 1243/28 Ocak 1828 günü göçmüş ve âsitânenin karşısındaki Muhtesib İskender Câmii’nin hazîresinde sırlanmışdır. Başında Kādirî tâcı olan mezar taşı 1955 yılında kaybolmuştur. Üzerindeki yazının şöyle olduğunu biliyoruz:

Hüve’l-Bâkî

merhûm ve mağfûrun-leh
tarik-i Kādiriyyeden
muktedâ-i sâlikîn
Kabakulak şeyhi
Aliyyü’l-Kadri Efendi
kuddise sırrahu Hazretleri’nin
rûh-i şerîflerine
rızâen lillahi teâlâ
el-Fâtihâ
Sene 1243
fî 5 B

Aliyyü’l-Kadri Hazretleri’nin vekâlet süresi bulanık kalmıştır. Kendisinden sonra Süleyman Sâfî Hazretleri seccâdenişîn oldu.

Süleyman Sâfî Hazretleri

Süleyman Sâfî Hazretleri, Mustafa Resmî Âhî Efendi’nin büyük kardeşidir. Postnişînlik dönemi kuvvetli ihtimalle 1206/1791-92 de başlar. Süleyman Sâfî Hazretleri’nin eşi, Şerîfe Meryem Bacı’dır. Abdülkādir adlı bir oğlu genç yaşta vefât etmiştir. Süleyman Sâfî Hazretleri 16 Zilkāde 1252/22 Şubat 1837 günü Hakk’a kavuştu. Âsitânenin türbesi’nde medfundur.

Süleyman Sâfî Hazretleri’nin hayatı hakkında bilgimiz çok azdır. Kendisi Sultan II. Mahmud’un kızı Sâliha Sultan’ın düğününe katılmış, Mehmed Muhyiddin Efendi ve Haydarhâne şeyhi es-Seyyid el-Hâc Mehmed Efendi ve daha beş şeyh ile birlikte aynı evde misâfir edilmiştir. Gülşen-i Azîz adlı Cerrâhî târihçesi kitabının yazarı Abdüllatîf Fazlî Efendi’nin Süleyman Sâfî Hazretleri ile görüştüğünü ve ondan bilgi aldığını biliyoruz (Gülşen-i Azîz, Millet Kütüphânesi, Ali Emîrî Şeriyye bölümü, 1099 numara, varak 11b). Kardeşi Mustafa Âhî gibi ‘Resmî’ lakabı vardır.

Süleyman Sâfî Hazretleri’nin halîfeleri

Zâkir Şükrü Efendi’nin Silsilenâme’sinde Süleyman Sâfî Hazretleri’nin hilâfet verdiği yazılı olan on bir kişi vardır:

  1. Dâmâdı ve Kabakulak şeyhi İbrâhim Mâşûkî Efendi,
  2. Yeğeni ve Ayşe Hâtun Tekkesi şeyhi Abdülkādir Efendi,
  3. Yeğeni ve Mehmed Şemseddin Tekkesi şeyhi Mehmed Muhyiddin Efendi,
  4. Peyk Dede Tekkesi şeyhi Tiryâkî Şeyh Mehmed Saîd Aşkî Efendi,
  5. Ali Rızâ Efendi (r. 1264/1847-48). (Kutbumuz Mustafa Resmî Âhî Hazretleri’nin pîrdaşı Şeyh Mehmed Emin Efendi’nin oğludur. Hem Tophâne’deki Kādirî Âsitânesi’nde hem de Küçük Piyâle’deki Muabbir Tekkesi’nde postnişînlik yapmıştır.)
  6. Haydarhâne şeyhi Havuç Şeyh Mehmed Keşfî Efendi,
  7. Tahta Minâre imamı Mehmed Sâlih Efendi,
  8. Abdüsselâm Câmii Tekkesi şeyhi Hasköylü Hoca İsmâil Zühdü Efendi,
  9. Kartal Baba Tekkesi şeyhi Ömer Bahrî Efendi,
  10. Şeyh Ahmed Fâiz Hulûsî Efendi.
  11. Şeyh Ali Hilmî Efendi (ki hakkında mâlûmâtımız yoktur; tek bildiğimiz şey, oğlu İbrâhim Edhem Efendi’nin, Kabakulak Hazîresi’ne sırlanmış olduğudur).

Bu kişiler hakkında bildiklerimiz, yukarıdaki bağlantılarda bulunabilir.

Süleyman Sâfî Hazretleri hakkında şiirler

Niyâzî-yi Mısrî Hazretleri’nin Bursa’da kurmuş olduğu Mısrî Tekkesi’nin onuncu şeyhi, Şinâsî’nin Farsça hocası Mehmed Emin Zâik Efendi’nin (doğumu 1208/1793-94, rıhleti 1269/1852-53), Süleyman Sâfî Hazretleri’nin vefâtına yazdığı şiiri okuyalım.

Kādirî mesleğinin mürşid-i âgâh-dili
Vâris-i mürşid-i Rûm Şeyh Süleyman Sâfî

Pâberehne kalur evsâf-ı kerâmetinde
Meclis-i hâsına azm eylese Bişr-i Hâfî

Nutku ihyâda Mesihâ’ya nazîr olmuşdu
Evvelîn pâye idi rahşına dehrin kāfı

Heft iklimveş esmâ-i semâ-yı seb‘ayı
Gösterirdi fukarâ zümresine etrâfı

Eyleyüb âlem-i envâra sefer rağbetini
Verdi bu vech ile ahbâba cevâb-ı şâfı

Sûretâ dergeh-i Âhî’de olup türbe-nişîn
Âh u feryâd ile terk etti bütün ahlâfı

Geldi deldi dürr-i târîhini bir mûr-i zaîf
Hakka râhî-i besefâ Şeyh Süleyman Sâfî

Süleyman Sâfî Hazretleri için yazılmış bir târih manzûmesi, bir yazma eserde son derece silik olarak duruyor; okuyabildiğimiz kadarını kaydediyoruz.

Hazret-i Sultan Abdülkādir’in bu bendesi
Mürşid-i râh-ı hakîkat Şeyh Süleyman ...

... feyz- kerâmet genc-i ... mârifet[?]
Ârif ... yâni ...

Hem tarîk ... sırr olmuş biri ...
Bunca sâlikler yüzünden feyz buldu merâm[?]

Bu asrda bizi etti melekden[?] azîz
Çok kerâmatı olup zâhir bunda ...

Mekteb-i irfân-ı dilde muhterem ... olup ...
Hem ... Süleyman muallim idi ... şeyh ...

Kadd-ı pâki gibi nûr ... idi ...
Olacağım bendesi nihâyet ancak bu ...

Şimdi göçdü bildi âlem kadir kıymet ...
Göz yaşın dökmekde sâlikleri ...

...
.. ehl-i Hakk[?] oldu ...

Hep erenler meclisinde cümlesi hâzır olup
... tezkiye deminde oldu şâhid hâs ü âm

Çok zaman aşk ile devrân etti bu dergâhında
Şimdi çekti inzivâya kendini Dârü’s-Selâm

İrciî ...
Sundular vahdet şarâbın nûş edip bir ...

Türbe-i pâk ... le yazdı târihin o[?] dem
İki mısrâla dedim hem biri cevher biri tâm

Dilde zikri dembedem Allah ... idi ...
Hakk yolunda Şeyh Süleyman “Hû” deyû buldu makām

İbrâhim Mâşûkî Hazretleri

Süleyman Sâfî Hazretleri’nden sonra postnişînlik, dâmâdı ve halîfesi İbrâhim Mâşûkî Hazretleri’ne geçti. İbrâhim Mâşûkî, Akşemseddin’in halîfelerinden İbrâhim Tennûrî Hazretleri’nin sülâlesindendir. Mâşûkî Hazretleri 1271/1854-55 yılında Hakk’a kavuştu. Kabakulak hazîresindeki şâhidesinin üzerinde Âhî tâcı vardır ve şöyle yazılıdır:

Yâ Hû
Sultânü’l-Ârifîn
es-Seyyid eş-Şeyh Süleyman
Sâfî Hazretleri’nin dâmâd-ı
mükerremleri ve makām-ı âlîde
seccâdenişîn olan
es-Seyyid eş-Şeyh İbrâhim
Mâşûkî el-Kādirî
rûhiyçün lillahi’l-Fâtiha
sene 1271

İsmâil Mâşûkî Hazretleri’nin mezar taşı

İsmâil Mâşûkî Hazretleri’nin mezar taşı

Süleyman Sâfî Hazretleri’nin kızı, İbrâhim Mâşûkî Hazretleri’nin eşi olan hanımefendinin adını bilmiyoruz.

Resmiyye tekkeleri târihinde önemli olan bir simâ, İbrâhim Mâşûkî Hazretleri’nin dâmâdı Şeyh Hasan Hüsnü Efendi’dir. Şeyh Hasan Hüsnü Efendi, bugün Çorum’un bir ilçesi olan Kargı’da dünyâya gelmiştir. Doğum yılı, İstanbul tekkeleri nüfus vukûâtı defterinde 1237/1821-22 diye geçiyorsa da mezar taşında 1232/1816-17 yılında doğduğu yazılıdır. Zâhir ve bâtın ilimleri tahsil etmek amacıyla 19 yaşında iken İstanbul’a gelir, Beşiktaş’taki Yahyâ Efendi türbedârı Nakşibendiyye’den Şeyh Mehmed Nûri Şemseddin Efendi Hazretleri’ne intisâb eder ve zamân içinde Nûruosmâniye ve Süleymâniye câmilerinde Cuma vâizi olur.

Şeyh Hasan Hüsnü Efendi, İbrâhim Mâşûkî Hazretleri’nin kızı Şerîfe Ümmülhayr Derviş Hâtun ile evlenmiştir. Ahmed Şemseddin ve Mehmed Nûri adlı çocukları ilerde Ayşe Hatun Tekkesi’nde posta oturacaklardır. Hasan Hüsnü Efendi’nin Ali Haydar (doğumu 1277/1860-61) ve Mustafa Fahreddin adında çocuklarının da olduğunu biliyoruz. Hasan Hüsnü Efendi 1318/1901 senesinde âhirete göçmüştür.

Şerîfe Ümmülhayr annemizin mezar taşında “ibnetü İbrâhim Mâşûkî el-Kādirî en-Nakşibendî” yazılı olmasından, İbrâhim Mâşûkî Hazretleri’nin Nakşibendîliğe de intisâb etmiş olduğunu anlıyoruz.

İbrâhim Mâşûkî Hazretleri’nin torunlarından birinin adı da İbrâhim Mâşûkî’dir, 1298/1880-81 yılında rıhlet edip Yahyâ Efendi Mezarlığına sırlanmıştır (30 numaralı mezar taşı).

Şeyh Ahmed Fâiz Hulûsî

Şeyh Ahmed Fâiz Hulûsî (r. 1281/1864-65) Hazretleri, Kabakulak şeyhlerinden Mustafa Sabri’ye çocukluğunda vekâlet etmiştir. Mustafa Âhî Hazretleri’nin istinsâh ettiği risâlenin bir kopyasını da Ahmed Fâiz Efendi’nin istinsâh ettiğini biliyoruz. Bir kızı Kabakulak Hazîresi’nde sırlıdır ve kitâbesi şudur:

Hüve’l Hayyü’l Kayyum
Tarîk-i Kādiriyye’den es-Seyyid
Ahmed Fâiz Hulûsî
Efendi’nin kerîme-i muhteremleri
merhûme ve mağfûr lehâ
Şerîfe Fâtımatü’z-Zehrâ
Hanım’ın rûh-i şerîfelerçün
rızâen lillahi’l-Fâtiha
sene 1265
fî S 3

Mustafa Sabri Hazretleri

İbrâhim Mâşûkî Hazretleri’nden sonra irşad görevini oğlu Mustafa Sabri Efendi (doğumu 1261/1845, rıhleti 1305/1888) almıştır.

Mustafa Sabri Efendi, ‘Mâşûkîzâde’ diye tanınır. Ayşe Hâtun Tekkesi şeyhi Kadri Efendi’den terbiye görmüştür. Hilâfet alacağı tören cemiyeti hazırlandığında Kadri Efendi hasta olup gelememiş, bu yüzden hazır şeyhlerden yaşlı birinin kendisine vekil olup tâcı giydirmesini söylemiş, bu iş için Küçük Piyâle şeyhi Halil Efendi seçilmiş ve Mustafa Sabri Efendi ondan tâc giymiştir. İcâzesini Şeyh Havuçzâde Haydarhâne şeyhi Süleyman Efendi vermiştir.

Mustafa Sabri Efendi, dervişâne davranışlı, sabırlı bir zât idi. Gül, kemer, tâc-ı şerîf işlerdi. Hasköy’de Abdüsselâm Câmii Tekkesi şeyhi Mehmed Hâlid Efendi, Şeyh Mustafa Sabri Efendi’den müstahlefdir.

Hastalanmış, 26 Şâban 1305/8 Mayıs 1888 Salı günü Rumelikavağı’nda irtihâl etmiş, nâşı âsitâneye getirilip türbeye sırlanmıştır. Türbe fotoğrafında ortada görülen sanduka onundur.

Mustafa Sabri Hazretleri hakkında şiirler

Mustafa Sabri Hazretleri hakkında yazılmış olan birkaç şiiri aktaralım.

Kādiri mesleğinde elhak mürşid-i kâmil idi
Ol tarîk-i muhteremde eyledi cânın fedâ

Ders almıştı ledün ilminde ol pîr-i benâm
Şeyh-i kâşif merd-i ârif vâkıf-ı sırr-ı fenâ

Giryenâk oldu mürîdânı firâkından bütün
Ravza-ı rıdvanda rûhu buldu ...

Destgîr-i asfiyâ idi çerağ-ı himmeti
İrciî emrin duyunca etti terk-i mâsivâ

Nazmiyâ geldi düştü hâmeden târih-i fevt
Mustafa Sabri Efendi besû-yı Hakk’ı tutdu câ

Nazmi Efendi’nin bir başka şiiri.

Bu tarîk-i Kādirînin mürşid-i âgâhını
Tu’me-ı tığ-i ecel etti sipihr-i bîamân

Rehber-i ehl-i tarîk idi çerâğ-ı rûşeni
Bendegânın vâkıf-ı esrâr ederdi her zamân

Eyledi derd-i gıyâbı hânedânın giryenâk
Kādirî evlâdın etti fevti mağmûmü’l-cennât

Rûhu şâd olsun bu şeyhin Âlem-i ervâh’da
Himmet-i kudsiyesinden müstefîd idi cihân

Jâle-i eşkle yazdım Nazmiyâ târîhini
Şeyh Sabri ... Hakk yolunda verdi cân

Mustafa Sabri Hazretleri hakkında bir başka târih:

... Şeyh Mustafa Sabrî Efendi kim odur
Sâlik-i râh-ı hakîkat, bende-i âl-i abâ

Mürşid-i kâmil kerâmet ... âgâh-ı dil
Vâkıf-ı sırr-ı celîl-i men ‘aref ...

Sırr-ı tevhîde nice müştâkı âgâh eyledi
Şer’-i pâk-i Ahmed-i Muhtar ile[?] çü[?] pîşvâ

Gavs-ı Âzam’dan birr-i tâm ile feyz almış idi
Süllem-î hutbeye etmişti elhak irtikā

Âkibet gûş eyleyince irciî emrin hemân
El çekip mülk-i fenâdan eyledi azm-i bekā

Fevtine bir âh çekip Râfet dizdi[?] târîh-i dürr
Göçtü ... “Yâ Hakk” deyû Şeyh Mustafâ

İbrâhim Edhem Baba

Mustafa Sabri Hazretleri’nin postnişînliği döneminde vukû bulmuş ilginç olaylardan biri, Edhem Baba’nın Kabakulak Hazîresi’ne defnedilmesidir. Hüseyin Vassaf’ın Sefînetü’l-Evliyâ’sından öğrendiğimize göre İbrâhim Edhem Baba (doğumu 1219/1804, rıhleti 7 Rebîülâhir 1304/3 Ocak 1887), Şeyh Müştâk-ı Kādirî Hazretleri’nin oğlu olup, eline geçen parayı fakir fukarâya dağıtan hayırhâh bir zât imiş. Kendisinin bir dergâhı olmayıp, sevdiği şeyhlerin dergâhına gider zikir eder, semâ çıkarırmış. Yaşı sekseni geçtiği hâlde saatlerce döner, durdurmazlarsa semaı bırakmazmış. Aralıksız olarak 48 saat semâ yaptığı görülmüş, bu sırada kaçan namazlarını kazâ etmesinin îcâb edip etmediğini tartışanlar ve fetvâhâneye soranlar dahî olmuştur. İbrâhim Edhem Hazretleri, dergâhın şeyhine, “Kabakulak Dergâhı’nda bize bir post ihsan buyurunuz” diye latîfe edermiş. Hakk’a yürüyünce cenâzesi Fâtih Câmii’nden kalkmış; tabutu planlandığı gibi Edirnekapı mezarlığına götürülürken Kabakulak Âsitânesi’nin bulunduğu sokağa (şimdiki Ali Paşa Türbesi Sokağı’na) girmiş. Bunun mânevî bir işâret olduğunu anlayan halk Edhem Baba Hazretleri’ni âsitâne’nin hazîresine sırlamışlar. Latîfenin ne anlama geldiği o zaman anlaşılmış.

Mustafa Sabri Hazretleri’nin
“Hâdimü’l-fukarâ eş-Şeyh es-Seyyid Mustafa Sabri el-Kādirî”
yazılı mührü

İsmâil Hakkı Hazretleri

Mustafa Sabri Hazretleri, 26 Şâban 1305/8 Mayıs 1888 Salı günü bekā âlemine göçünce İbrâhim Mâşûkî Hazretleri’nin diğer oğlu, Mustafa Sabri’nin küçük kardeşi İsmâil Hakkı Hazretleri (doğumu 1270/1854, rıhleti 1935) 10 Şevvâl 1305/20 Haziran 1888 günü yapılan bir âyinle postnişîn olmuştur. Kendisini posta Haydarhâne şeyhi Süleyman Efendi oturtmuş, Nûreddin Cerrâhî Şeyhi Gâlib Efendi duâ etmiştir.

İsmâil Hakkı Efendi, hakîkaten âşık ve kemâl sâhibi bir insandı, vefâsıyla ve bütün hâliyle tam bir tekke şeyhi idi. Kuvvetli nazarları vardı. Saçları örülü olup omuzuna dökülürdü. Erzurum’lu Şeyh İbrâhim Hakkı ile birlikte kıyamda, ism-i Hayy zikrinde Hâkî Baba’nın nutuklarından okuyarak berâberce mazhar vurmalarının görülecek bir âlem olduğu söylenir. Boş vakitlerinde nâfile ibâdet eder, tâc, kemer, gül işlerdi. Bunu Peyk Dede şeyhi Tiryâkî Saîd Aşkî Efendi halîfelerinden Zâkir Mehmed İzzet Efendi’den öğrenmişdi.

İsmâil Hakkı Hazretleri zamânında Kabakulak Hazîresi’ne, Kādirîlik hakkında çok sayıda eser telif, tercüme veyâ istinsâh etmiş olan, hizmet adamı Mehmed Rifat Efendi sırlanmıştır (9 numaralı mezar taşı). Mehmed Rifat Efendi, yine Kabakulak Hazîresi’nde yatan Ahmed Muhtar Efendi (10 numaralı mezar taşı) ile Ayşe Sıddıka Bacı’nın (36 numaralı mezar taşı) oğludur. Yazma bir eserde 292 kitabının listesi vardır.

Şeyh İsmâil Hakkı Hazretleri ‘Koray’ soyadını almıştı. 31 Ocak 1935 Çarşamba günü göçdü. Edirnekapı dışında, Zülâli çeşmesinin arkasında, Erzurum Kādirî meşâyihinden Mahmud [Mehmed?] Ali Paşanın oğlu Mustafa Kemâleddin Efendi’nin yanında yatmaktadır. Şâhidesinin üst kenarlarında Kādirî gülleri vardır ve yeni harflerle yazılmış kitâbesi şöyledir:

el-Fâtiha

Kabakulak’da
Kādirî Tekyesi Şeyhi
İsmâil Hakkı Koray
burada medfundur
D. 1854
Ö. 1935

Şeyh İsmâil Hakkı Hazretleri’nin bildiğimiz halîfelerini analım.
  1. Büyük oğlu Abdürrezzak Efendi
  2. Dâmâdı Zâkir Mehmed Ali Gerçek
  3. Kızkardeşinin oğlu Şemseddin Efendi
  4. Şemseddin Efendi’nin ağabeyi Nûri Efendi
  5. (Eceabad müftüsü Hâfız Nûri Efendi
  6. Ayaspaşa’da Ali Baba Tekkesi’nin şeyhi Hüseyin Resmî Efendi
  7. Çenezâde Tekkesi’nin son şeyhi Mehmed Fikrî Efendi
  8. Küçük oğlunun kayınpederi Hâfız İsmâil Zühdü Efendi (ki Rifâiyye’den de müstahlefdir)

İsmâil Hakkı Hazretleri’nin mührü

İsmâil Hakkı Hazretleri’nin
“Hâdimü’l-fukarâ eş-Şeyh İsmâil Hakkı el-Kādirî”
yazılı mührü

Ali Gerçek

İsmâil Hakkı Hazretleri’nin dâmâdı Ali Gerçek, döneminin en önemli mûsikîşinaslarından olup, Kabakulak Âsitânesi’nde ve Ayşe Hâtun Tekkesi’nde zâkirbaşı idi. Zamânının en usta nevbezenlerinden ve reislerinden idi. Sâdeddin Nüzhet Ergun Türk Mûsikîsi Antolojisi adlı değerli eserinde onun hakkında diyor ki:

Ali Gerçek de son devrin değerli kıyâmî zâkirbaşılarındandır. En iyi “kısm” edenlerden de biri idi. Mahfûzâtının çokluğuyla ve idâre husûsundaki kābiliyetiyle de temâyüz eden bu zât, 1288/1871-72 de İstanbul’da Mevlânâkapısı’nda doğdu. Babası Kādirî tekkeleri zâkirbaşısı Şeyh Azîz Efendi’dir. Mûsikîyi önce babasından öğrendi. Sonra Zâkir Hulûsî, Şefik Dede, Malak Hâfız Hasan ve Fehmi Efendi’lerden epey ilâhî meşk etti. Devamlı olarak Kabakulak Dergâhı’nda, Sarmaşık’ta Mektupçu Nûri Bey Tekkesi’nde ve son zamanlarda Savaklar ve Koruk Tekkeleri’nde ve Edirnekapısı’nda Sarmaşık semtindeki Cuma Tekkesi’nde uzun müddet zâkirbaşılık etti. Bugün de câmilerde yapılan mevlid cemiyetlerinde baştevşihçilik etmektedir.

Kabakulak Âsitânesi’nin zâkirleri

Zâkir Mustafa Dede

Kabakulak Âsitânesi dervişlerinden Zâkir Mustafa Dede, ‘Balat İmamı’ diye ün salmış olan meşhur zâkir ve mûsikî üstâdı Hâfız Hasan Efendi tarafından yetiştirilmiştir.

Ali Gerçek

Son dönemlerinde âsitânenin zâkirbaşısı Ali Gerçek olmuştur.

Kabakulak Âsitânesi’nin hazîresi

Mustafa Âhî sellemehullah

Şeyh Muhyiddin Seyyid Abdülkādir el-Geylânî
Zâviye-i eş-Şeyh es-Seyyid Mustafa Âhî sellemehullah
1204

Yukarıdaki yazı, âsitâne türbesinin kapısı tâkında idi

Âsitânenin hazîresinde kırk küsür kişi yatmaktadır. Hazîre bakımlıdır. Hazîrenin genel görünümüne aşağıdaki resimciklerin üzerine tıklayarak yeni sayfalarda erişebilirsiniz.

kh_genel01.jpg kh_genel02.jpg kh_genel03.jpg kh_genel04.jpg kh_genel05.jpg

Cemâleddin Server Revnakoğlu’nun gördüğü ve incelediği bazı mezar taşları günümüze kadar gelememiştir. Onların tariflerini, yazılarını, taş ve kitâbe boyutlarını sunuyoruz. (Erimiş olan 2, 7, 39 envanter numaralı mezar taşları Revnakoğlu arşivinde de yoktur, herhâlde onun incelediği zamanda da okunamaz haldeydiler.)

Başında Kādiriyye’nin resmî tâcı, tepesinde Bağdad gülü ve yavrulu cüneydî destâr olan, eski sülüs yazılı, yeşil renkte kûfekî taş. (T : 29 x 106; K : 27 x 61)

el-Bâkî

Merhûm ve mağfûr lehâ
Şeyh es-Seyyid Mehmed
Hüseyin Efendi’nin
rûhiyçün Fâtiha
[alt kısmı dökülmüş]

Çok eski, yazısı kısmen dökülmüş, eski tarz bir sülüs yazılı, kitâbesi başlıksız, beyaz kûfekî taş. (T : 40 x 82; K : 28 x 71)

Kırımî Yûnus Efendi’nin
kerîmesi Şeyh Mehmed
Efendi’nin halîlesi merhûme Fatma
Hatûn rûhuna
Fâtiha
sene 1220

Başında cüneydî destârlı Kādirî tâc-ı şerîfi, tepesinde bağdâdî gülü olan, tâlik yazılı, düz ve sâde mermer taş. (T: 30 x 107; K: 26 X 65)

el-Bâkî

Merhûm ve mağfûr lehâ
Şeyh es-Seyyid
Mehmed Es‘ad Efendi’nin
rûhiyçün el-Fâtiha
sene 1223

Yazısının bir kısmı ufalanmış, eski tarz ve imlâda bir sülüs yazılı, eski kûfekî taş. (T : 28 x 86; K : 27 x 80)

Huve’l-Bâkî

eş-Şeyh Hasan Efendi’nin
kāinvâlidesi merhûme
ve mağfûr leh Şerîfe
Habîbe Hâtun rûhiyçün
sene 1246
el-Fâtiha
fî L 26

Baş tarafı çiçekli ve oymalı, tâlik yazılı, düz beyaz yassı mermer taş. (T : 29 x 116; K : 27 x 96)

Huve’l-Bâkî

İşkodra vâli-i esbakı
merhûm Abdülazîz Âgah
Paşa’nın kerîmesi ve Mısır
kapı kethüdâlığı başkâtibi
Mustafa Refik Beğ
merhûmun halîlesi Fatma
Zehrâ Hanım’ın rûhiyçün Fâtiha
Târîh-i vefâtı salh-ı Safer harrerehu Selâhaddin
1337

Yukarısında Kādirî gülü olan, tâlik yazılı, düz, sâde ve küçük taş. Hazîredeki 23 ve 24 numaralı taşları taşıyan platformun üzerinde, bu iki taşın arasında imiş. (T : 21 x 58; K : 19 x 29)

Bu makām-ı âlîde seccâdenişîn
Şeyh İsmâil Hakkı
el-Kādirî Efendi’nin kerîmesi
Şerîfe Safiyye rûhiyçün el-Fâtiha
fî sene 1313 Zilhicce

Eski tarz sülüs yazılı, mıstarsız, düz şekilde, eski kûfekî taş. Alîme Hâtun’un kızının şâhidesidir. (T : 29 x 82; K : 27 x 57)

Huve’l-bâkî

Merhûme ve mağfûr leh
Ayşe Hâtun rûhu
içün rızâen lillah el-Fâtiha
1241
fî N 21

Yukarısında Kādirî gülü bulunan, tâlik yazılı, başlıksız düz mermer taş. (T : 82 x 28 (kutru); K: 20 x 75 [79?])

Yâ Hû

Tarîkat-i âliyye-i Kādiriyye’den
Kutbü’l-ârifîn es-Seyyid
Mehmed Muhyiddin Efendi
Hazretleri’nin zevcesi
ve es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed Sadreddin
Efendi
’nin zevcesi Seyyide
Fâtımatü’z-Zehrâ Hanım rûhuna
Fâtiha
1299
fî 12 Ra

Şimdi Kabakulak Hazîresi’ni ziyâret edelim ve mezar taşlarını okuyalım.


Hakk’ı erden, eri Mü’min’den iste
Budur sözüm sana şikeste beste

Bu sayfa son olarak 20.05.2012 târihinde değiştirilmiştir.